26 Şubat 2012 Pazar

Fetih 1453 – Haddini Bilmek

Bir eleştiri yazmayı planlıyordum ama altta linkini verdiğim eleştirilerden ilki (uzuun olan) filmin içeriğiyle ilgili eksikleri gayet güzel açıklamış, ne düşündüğümü okumak isteyenler yaklaşık bir fikir edinmek için buraya bakabilirler :

http://forum.divxplanet.com/index.php?showtopic=143902&st=435

Ancakk bu vatandaşın değinmediği bir nokta var ki benim asıl asabımı bozan nokta da budur. Haddini bilmek… Filmi eleştirmeye kalkanlara karşı savunanların ilk sözü: 17 milyon dolarlık bütçe. Halbuki bu miktar filmi ne övmek için kullanılabilir ne de savunmak için. Öncelikle 17 milyon doları varsa bir kişinin, bununla fetih filmi çekmeye kalkamaz. Belki daha küçük bir savaş olabilir, o da illa “tarihi film çekicem” diye tutturuyorsa yönetmen. İstanbulun fethi sadece bizi ilgilendiren bir konu değildir, İslam dünyasının konusudur. Ayrıca sonuçlarıyla Avrupayı derinden etkilemişdir. Böyle muazzam bir konu anca buna mukâbil bir bütçeyle çekilebilirdi. Çin sinemasının çektiği Chi Bi (Red Cliff) filmini düşünün. Hem senaryosu kusursuz, hem de efektleri, animasyonları, oyunculuklarıyla dört dörtlük bir film. Bütçesine bakıyoruz: yaklaşık 500 milyon dolar. Konusuna bakarsak Çinde 3 Krallık döneminin başlamasına sebep olan savaşlar anlatılmış. Bu olay her ne kadar kendi tarihleri için çok önemli olsa da İstanbulun fethinin etkilediği farklılıkta nüfus ve coğrafyayla karşılaştırılamaz. Eğer İstanbulun fethi gibi bir konuyu kullanmak istiyorsalar bu kadar bütçeyi gözden çıkarmalıydılar.

Diyelim ki böyle uçuk bir bütçeyi buldu bu yönetmen, yine bu filmi çekemez, çünkü düzgün bir filmografiye sahip değil. Geçmişinde en büyük başarısı Recep İvedik olan bir yönetmen eğer böyle bir film çekmeye kalkarsa haddini bilmemenin âlâsını yapmış olur.

Diyelim ki filmografisi de temiz, yine çekemez. Çünkü yeterli tecrübeye sahip değil. Kaç tane profesyonel tarihi-savaş filminde bulunmuş bu amca – Hiç. Yönetmiş demiyorum, bulunmuş diyorum. Ciddi yönetmenlerin, ciddi filmlerin mutfağında bulunmuş olmak bile kişiye bir bakış açısı kazandırır en azından. “Ridley Scott” veya ” John Woo” gibi bir yönetmenin yanında pişmiş olsa anlarım, yoksa gider bu adamlarla çekersin filmi (yani illa bu konuyu kullanıp köşeyi dönücem kafasındaysan).

Ama tabi bu adımlar ve tabi aklıma gelmeyen diğer eksikleri kapatmak filme yatırılması gereken mikdarı artırır ve haliyle kârını azaltırdı. Zira bu konu öyle bir konu ki bu haliyle bile bu filme neredeyse herkes gidecektir…

Beni en çok üzen, Muhteşem Yüzyıl o kadar korkunç bir giriş yaptı ki tarihi dizi-film endüstrisine, onu gören insanlar bu filme şükretmek, bu filmi desteklemek ihtiyacı hissediyorlar. Diziyi hiç izlememiş biri olarak en azından bu noktada etki altında kalmadan eleştiri yapabiliyorum…

Ayrıca umarım bu film para için her tür film çekebilen insanları, parlak tarihi konularımızı harcamaya yönlendirmez. Yoksa kalitesiz, boyundan büyük konuşan,değerli tarihi olaylara yanlış imajlar yükleyecek filmler bizi bekliyor olacak önümüzdeki yıllarda…

Çok uzattım ama bir küçük not daha, filmi yurt dışındaki misalleriyle karşılaştırınca savunucuları demiyor mu ‘ Nasıl onlarla karşılaştırırsınız, sinema sektöründe onlardan geri olduğumuz zaten ortada’ bu noktada bitiyorum. Bir cerrah ameliyatında başarısız olunca da “en azından denedi hem yurt dışındaki imkanlar elinde yoktu ” vs. mi diyorsunuz. Nedir bu sinemacıların gördüğü ayrımcılık…

Hollywoodu geçtim, Bollywood ve hatta Kore sinemasını biraz örnek alsa bizimkiler…

Kore demişken, War of the Arrows – bir kore tarihi savaş filmi işte… efekt vs. yok. Hikayeyle, senaryoyla,oyunculukla, kostümle “yapmışlar adamlar”…

Kusura bakmayın. Belki ben de o kadar tarihçi ve sinemaya yıllarını vermiş kişinin karşısında böyle bir eleştiri yaparak haddimi aşmış oluyorum, ancak tarihe iftira atanları ne kadar sevmiyorsam, ondan nemalanmaya çalışanlardan da o kadar tiksiniyorum. Tabi aptal dostlar da var, tarihini hiç hatasız zanneden...

Bu arada iyimser bir bakış açısı için: http://ela-perspektif.blogspot.com/2012/02/fetih-1453e-dair.html

5 yorum:

  1. Konuştuklarımızı yazıya dökülmüş halde burada bulmak iyi oldu:))) Söylediklerine katıldığım noktalar çokça olmakla birlikte, zaman zaman daha iyimser:) bir bakış açısı da gerekebiliyor diye düşünüyorum. Kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Ben de o iyimser bakış açısına sahip olanlardanım ama bu senin görüşüne katılmamam anlamına gelmiyor. Sadece şunu ekleyebilirim: Mükemmel bir yazı yazabilmek için çok fazla karalama yapmak gerekir. Mükemmel olan yazının taslaklarına da bir değer biçilir. Ben bu filmi şimdilik bir taslak olarak düşünüyor ve ona bu kıymeti biçerek destekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında benim eleştirim bu filmden çok, sinema sanatında bulunduğu basamağa bakmayıp çok yukarıların konularına el atmış olmalarında. Senin dediğine katılıyorum, bunlar karalamadır - denemedir. Benim kızdığım nokta daha pişmemiş olmaları. Ben burada maddi art niyet ararım. Önce başka tarihi-savaş filmlerinde çalışsaydı bu yönetmen, sonra bu filmi deneseydi ve yine başarısız olsaydı bu kadar tepki duymazdım belki. Ancak şimdi sadece 'o ne özgüven o' diyip, haddini bilmemeğe bağlıyorum bu çalışmayı...

      Sil
  3. böyle düşünen gençler olduğunu bilmek gurur verici,yeni nesil daha bilinçli,tarihini(gerçek tarihini)bilen gençleri görmek beni çok mütehassıs etdi,başarılar.

    YanıtlaSil
  4. çok güzel ve akıcı bir anlatımla eleştiri yapmışsın. Filmi değil filmi çekenleri eleştirmişsin daha çok...

    YanıtlaSil